2014 Reklam İstiyor

Reklam gittikçe reklam gibi olmak istiyor. Reklam tarihi, dünyada reklamın yolculuğunu gösteriyor. 1930’lu yıllarda yaşanan reklamcılık anlayışı değişimi bile bizde yaşanmıyor. Yıl oldu 2014, hala biz Amerika’daki reklam değişiminin çok gerisindeyiz. Yaklaşık 100 desek doğru olur. Kendimizi kandırmadan bunu itiraf edebilmek lazım.

Kişi başına reklam harcaması Amerika’da 500 dolar, Avrupa’da 200 dolar bizde 10 dolar-20 dolar.

Karne kötü değil, berbat.

Reklamı sadece yeni nesil reklamcılara öğretmemiz yetmiyor, yetmeyecek.

Reklamı her girişimci bilmek zorunda.

Girişen insan reklamı bilmeyince nereye girişeceğini bilemiyor.

Reklam girişimci eğitimlerinin vazgeçilmezi olması lazım. Ama bu farkındalıkta da değiliz.

Reklam sadece birilerinin fantezisi, kişisel arzusuymuş gibi algılanınca düşünsel devrim zor yaşanır. Bu düşünsel devrim yaşansa marka namzetleri de boy göstermeye başlayacak. Amerika’da bu aynen böyle olmuş.

Bize tavsiyem önce reklamın girişim için şart ve önemli bir modül olduğunu anlamalı.

Her yetkili bunu fark edebilmeli. Kamu ve özel ayrımı yapmaksızın.

Özel sektör bunu farketse, kamudaki zihniyete tosluyor ve yoruluyor, vazgeçiyor.

Firmanın patronu bunu farketse, aşağıdaki personele tosluyor, dağılıyor.

Sanayi başkanı bunu farketse, yönetim kurulunda başka bir cahile tosluyor, parça pinçik oluyor dağılıyor.

Entegrasyonu tüm vücudu düşünülerek yapmalıyız. Entegrasyon için bu şart, vücut demek entegrasyon demek zaten.

İşte yeni bir yıl yeni bir farkındalık olması en büyük dileğimiz.

Reklamla iletişimimizi sadece tek bir fayda için değil entegrasyon için yapalım ve gerçek anlamda başarılara ulaşacak örnekleri çıkartalım.

Bu konularda fikir sahiplerinden uzak durmak lazımdır. Bilgi sahiplerine başvurmak elzemdir. Aradaki farkı yüksek bedeller ödeyerek öğrenmeyelim artık. Çin’de bile olsa gidilmesi gereken bilgiye koşarak gitmek dileğiyle…