Değer Üretme Zamanı

Bizim ülkemiz satan ülkedir.

Dünyanın mallarına da sahip olsak, marketlerimizde bütün ürün çeşitlerini de görsek, bizim ülkemiz sat ülkesidir.

Pazarlama ülkesi değiliz. Satış ülkesiyiz.

Satmak için getiren bizde kazanır.

Çünkü alırız. Kesin alırız.

Tüketmek bizim işimiz çünkü.

Alırız çok alırız. Depolamak için alırız, saklamak için alırız, övünmek için alırız, rahatlamak için alırız, alırız da alırız.

Böyle olunca bizim ülkemiz global markalar için cazip pazardır. Satarlar çünkü. Kesinlikle satarlar.

Şu yepyeni telefon markası, şu son çıkan araba modeli, şunun en son modeli, bunun en son modeli… Bir şekilde alırız.

Ne pahasına olursa olsun alırız.

Kimliğimiz bizim tükettiğimizdir çünkü.

Tükettikçe tüketiyoruz ve kendimize sürekli yeni kimlik kartları çıkartmak için tüketiyoruz.

Sonuç, ürün çöplüğü, marka çöplüğü.

Çöplük yanında hep zarardayız. Ülke olarak zarardayız.

Gelirimizi başkalarına veriyoruz cari açığımız büyüyor da büyüyor.

Bağımlıyız.

Başkaları düşünecek, ar-ge yapacak, geliştirecek, ambalajlayacak, reklamını yapacak, değer oluşturacak ve bizim pazarımıza getirip kazanıp gidecek.

Biz de yenisini hep yenisini almaya devam edeceğiz. Firmalarımız da onları satmaya devam edecek. Al sat ülkesi olmaya devam edeceğiz.

Bu kolaycılık. Bu işin kolaycılığı ile biz bir arpa boyu yok gidemeyiz. Gidemiyoruz…

Korona Virüs krizi gibi bir global krizle yerli ve milli kavramı ön plana çıkmaya başladı.

Yerli ve milli değerlerimizi biz oluşturup, ambalajlamayı artık ön plana almalıyız.

Krizler çok uzakta değilmiş.

Her an bir kriz patlak verebilirmiş.

Bu kriz bize şunu söyledi aslında: Sat ülkesi olma pazarlama ülkesi ol, değer yaratmak için çalış.

Ne mi yapmalıyız?

Kendi cep telefonumuzu yapmalıyız.

Kendi arama motorumuzu yapmalıyız. Kendi aşımızı üretmeliyiz.

Kendi yapay zekamızı geliştirmeliyiz.

Her uzmanlık alanın bilimsel disipliniyle üretmeliyiz.

Kendi markalarımız olmalı.

Kendimiz üretmeliyiz.

Mevcut her firmamız bu krizi yeniden yapılanma ile değerlendirmeli.

Dijital ruhun fikrini içselleştirmeli.

Geleneksel düşünceden çıkmalı.

Bu da ancak pazarlamayı anlamakla pazarlama bilimine teslim olmakla olur.